F A T İ H T E Z C E

Yükleniyor

SESLİ HARFLERLE YAZILAN SESSİZ AKŞAMLAR

blog__img

SESLİ HARFLERLE YAZILAN SESSİZ AKŞAMLAR

 

Gözleri ağlamaktan kör olmuş buluttan düşen yağmurla uyandı toprak… Mor çiçeklerin acemiliğindeki ilkbahar şimdi geldi oturdu toprağa… İncir ağacının yaprakları homurdanarak uyandı uykusundan… Uzak şehirlerden gelen rüzgârın içine sığınan yeni bir gün başladı böylece…

 

Kırık bir televizyon antenine takılıp sanki orada intihar etmiş gibi sağa sola yalpalayarak kendinden geçen uçurtmalarımı hep sana yapmıştım… Irmaklar akarken sesli harflerle yazılan akşamları ürkütmemek için uyuma taklidi yapan akşam rüzgârını dinlemeye başladığımdan beridir hep erken uyuyorum… Sana anlatacağım ne çok şeyim vardı oysa…

 

Hep şunu düşünmüştüm… Ya bir gün gerçekten uçurtmalarım değerse gözlerine… Ya da benim uçurtmalarım düşerse senin kara gölgene…

 

Baktığın yönün henüz adı bulunamadı… Coğrafya ilmi aciz… Kuzey de değilsin Güney de… Sen hep aynı yöndesin… Benimse uçurtmalarım rüya yönünde…

 

Burada duruyorum öylece… Hayat sağımdan ve solumdan sarılıyor sessizliğime… Bilmem ki sesim hangi şiirimde kaldı?

 

Senin gözlerinin değdiği çiçeklerin hangi rüyalardan çıkıp gelebileceği ihtimalini hesaplıyorum parmak hesabıyla… Papatyaları üzmeden ama… Yol boyunca yorulmadan sabahlayan kış güneşinin beslediği kardelen çiçeğinin yapraklarını yolmadan… Sevebilme ihtimali olmadan…

 

İç sesimi dış sesime verebilme ihtimalim henüz yok… Kendimle konuşmalarımı kendim bile bilmiyor benim. Uçurtmalarımı hiç gökyüzünün göremediği gibi uçurtmalarımın renklerini de hiçbir renk göremedi henüz. Kırık televizyon antenlerine kendi asmış uçurtmalarımın sahipsizliğini kimsenin göremediği gibi…

 

Balkonlarında çiçek büyüten adamların yalnızlığıdır bu… Balkonlarında çiçek büyüten adamların yanlışlığı hiç görülmemiştir çünkü… Çünkü, kelimeleri ipe dizer gibi peşi sıra sıralayıp bitmemiş günü darlayan sokak satıcılarının rahatsız edici yüksek sesinden çiçeklerini -kollarının arasına alarak- koruyan adamlar çok fazla bu dünyaya…

 

Seninle aynı gökyüzünün mavi gölgesinde kısa süre de olsa uzaktan yan yana durabilmek de nasipti… Ayva yapraklarını renklendirmek için ısrarla açan güneşin ilkokul çocuklarının gözünde bıraktığı hüznün aynısını ben de o mavi gölgeye seni emanet ederek yazdığım şiirlerimde yaşamıştım…

 

Kesinlikle böyle bir şey olmadı… Bu yazdıklarımın hiçbiri olmadı… Anahtar deliğinden sızan havanın uykuma bıraktığı taze sabah kokusuyla uyanmaktan başka bir şey yaşanmadı… Hatırlamıyorum…

 

Kendimle böyle konuşmalarımı hiç kayda almadım… Yazmadım da bu konuşmalarımı bir yere… Uçurtmalarım kırık televizyon antenlerinde unutulup gitti… Ben seni unuttum, gitmedim… Sen beni unuttun, gittin…

 

Sen gittin gelmedin… Ben hiç gidemedim… Uçurtmalarım gözlerine değmedi hiç... Gölgene hiç bulaşmadı güneş… Hayat yanımızdan sessizce akıp geçti… 

Rüyalar da geçeğe dâhil olsun… 


.....

Fatih Tezce

6 Nisan 2025-Bafra


Sosyal Paylaşım